"Ticaretin doğal etkisi barış getirmesidir."
-Montesquieu
Dehşet dengesi terimi (Balance of
Terror - Equilibre de la Terreur) soğuk savaş sırasında Amerika Birleşik
Devletleri ve Sovyetler Birliği arasındaki nükleer silah yarışının sonucu
olarak ortaya çıkan ve dünyayı yok edecek bir nükleer savaşın ortaya çıkması korkusu
ile zoraki olarak oluşan hassas barış
dengesini anlatmak için kullanılır.
Soğuk savaş sırasında, silahlanma
yarışında belirli bir noktadan sonra her iki tarafın da atom bombasını elde
etmeleriyle birlikte, artık çatışmanın önündeki engel tarafların karşısındakinin
gerçek gücünün belirsizliğinden korkmaları değil, ellerindeki silahları
kullanarak savaşı kazansalar bile nükleer gücün yıkıcı etkisinin büyüklüğünden
dolayı dünyanın geri kalanının da yok olacağını anlamalarıdır.
Yüksek yıkım gücü taşıyan
silahların geniş çaplı ve karşılıklı kullanımı sonucunda hem saldıranın hem de
savununanın yok olması durumu, MAD dengesi (Mutually assured destruction -
karşılıklı kesin yok etme) olarak adlandırılır.
Atom bombası, bu aşamada politik bir
gerçeklik kazanmaktadır. Yeryüzündeki en yıkıcı silah olmasına rağmen pratikte
zoraki bir barış ortamı yaratmıştır.
Savaşmak için geliştirilen silah
teknolojileri büyük güçlerin savaşma olasılıklarını ortadan kaldırdığına göre, uluslararası
arenanın büyük oyuncuları arasındaki anlaşmazlıklar büyük çaplı silahlı
çatışmalarla çözülemiyorsa nasıl çözülüyor? Ekonomik savaş işte bu aşamadan
sahneye çıkıyor. Serbest ticaret ile küreselleşen dünyamız adil rekabet
ortamından çok, resmi kurumlar tarafından desteklenen özel şirketlerin şiddetli
çarpışmalarına sahne oluyor. Devletlerin gücü silahlı kuvvetlerinin gücü ile
birlikte ekonomik kapasiteleri ile de ölçülüyor. Bu önermelerin ardından asıl
sorulması gereken soru şu olmalı;
Ekonomik savaş günümüzün asıl savaş yöntemi mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder